RISALE Risale-i.Nur Research
Database for printed/visual/audio publications
Selamun Aleyküm

Skip Navigation Links
.

 











PhD Thesis
RİSALE-İ NUR'DA VARLIK VE MERTEBELERİ
Bu çalışma bir giriş bölümü, daha sonra gelen üç ayrı ana bölüm ve en sonda yer alan sonuç kısmından müteşekkildir. Giriş bölümü, çalışmanın kaynakları, konusu, yöntemi ve amacı ile ilgili bir hulâsayı içermektedir. Yanı sıra bu bölümde Risâle-i Nûr müellifinin hayatı ve eserleri hakkında genel bilgilere yer verdik. Giriş bölümünden sonra, birinci bölümde vücûd ve vücûd mertebeleri kavramlarını ele aldık. Bunlarla ilgili olan adem, vücûb ve imkân gibi kavramların gerek tasavvuf düşüncesinde gerekse Risâle-i Nûr’da nasıl ele alındığını göstermeye çalıştık. Bu bölümde ayrıca varlık düşüncesinin tevhid telakkisi çerçevesindeki gelişimine ilişkin bilgilere yer verdik. İkinci bölümde ise, bir sonraki bölüme hazırlık babından Risâle-i Nûr’un varlık görüşünün dayanağı olan bazı mühim kaideleri irdeledik. En önemli bölüm olan üçüncü bölümde ise, gerekli yerlerde alt başlıklar açmak sûretiyle Risâle-i Nûr’daki ilâhî tecellî sistematiğini ve bu paralelde varlık mertebelerini tespit etmeye, bunları tasavvuf düşüncesindeki tecellî sistematiği ve mertebeler muvacehesinde ayrıntılı olarak ele almaya çalıştık. Son olarak, sonuç bölümünde çalışma sonunda varılan neticeleri hulâsa ettik.
ERİN, ABDULVEHAP

2017


PhD Thesis
İLAHİYAT FAKÜLTESİ ÖĞRENCİLERİNİN CEMAAT ALGILARININ DÜNYA GÖRÜŞLERİNE ETKİSİ
Yaşadığımız çağın sosyal yapısı çerçevesinde rasyonelleşme, bireyselleşme, sekülerleşme, küreselleşeme, modernleşme ve sosyo-politik muhafazakârlaşma süreçlerine bağlı olarak birçok değişimin yaşandığı gözlenmektedir. Bütün bu sosyal unsurlarla ilintili olarak Türkiye’de, sosyal değişim üzerinde etkinliği olan nedenlerden birinin de dinamik yapıları ile cemaatlerin/dini grupların olduğu söylenebilir. Bu bağlamda araştırmada İlahiyat öğrencilerinin dünya görüşlerini inşa ederlerken yoğunluk düzeyleri farklılık arz etse de cemaat öğretilerinden ne şekilde etkilendikleri saptanmaya çalışılmıştır. Türkiye açısından tarihi ve sosyal yapının bir tezahürü olarak cemaatler/dini gruplar konusu günümüzde sosyo-kültürel ve siyasal hatta ekonomik gündemimizin kilit konularından biri halini almıştır. Türkiye’de din-toplum ve din-siyaset ilişkilerini doğru çözümleyebilmek için cemaatlerin toplumla, toplumun da cemaatlerle olan ilişkilerinin niteliğine dair bilimsel verilerin elde edilmesi ve bunlar üzerinden toplumun değerlendirilmesi oldukça önem arz etmektedir. Ancak bütün bu gerçeklere rağmen cemaatler/dini gruplar üzerine bilimsel çalışmaların azlığı dikkatlerden kaçmamaktadır. İlahiyat Fakültesi Öğrencilerinin Cemaat Algılarının Dünya Görüşlerine Etkisi isimli bu çalışma, bu alanda akademik anlamda bir eksikliği doldurması ümidi ve gayreti ile hazırlanmıştır. Bugüne kadar yapılan araştırmalar daha çok İlahiyat fakülteleri dâhil, öğrencilerin dindarlık anlayışı çerçevesini çizmeye matuf iken, bu araştırmanın ulusal yazında örneği olmayan, bireylerin algılarını şekillendiren cemaat olgusuna ilişkin olması bakımından ilk ve özgün olma hususiyeti taşıdığını ifade edebiliriz. Araştırma Türkiye’nin sosyo-politik gerçekleri çerçevesinde çeşitli zorlukları aşmayı, akademik dünyada zaman içerisinde oluşmuş teamülleri bir kenara bırakmayı, araştırmacı açısından ortaya çıkması muhtemel ağır eleştirilere ve tenkitlere katlanmayı gerekli kılan bir konu bütünlüğü içermektedir. Cemaatler ve dini gruplar konusu gibi çok boyutlu bir olgunun, İlahiyat öğrencileri bağlamında sosyolojik analizinin yapılmaya çalışıldığı bu araştırmada, söz konusu olgunun önyargılardan uzak, objektif bir yaklaşımla değerlendirilebilmesi için ve doğru anlaşılabilmesi için bilimsel metodolojiye bağlı kalınma azmi ön planda tutularak zorlukların aşılmasına gayret edilmiştir. Tüm bu gerçekler ışığında araştırmanın her aşamasında bütün yoğunluğuna rağmen desteğini, yönlendirmesini ve değerli fikirlerini esirgemeden paylaşan, çok değerli danışman hocam sayın Prof. Dr. Niyazi AKYÜZ’e saygı ve şükranlarımı sunarım. Akademik birikiminden ve tecrübelerinden istifade olanağı sunan değerli hocam sayın Prof. Dr. Hasan ONAT’a; araştırma sırasında değerli eleştirileri ve fikirleri ile desteklerini esirgemeyen değerli hocam sayın Doç. Dr. İhsan TOKER’e ve sayın Doç. Dr. Özcan GÜNGÖR’e de teşekkür ederim. Ayrıca doktora süreci boyunca kapılarını her zaman açık tutan, tecrübe ve fikirlerini açık yüreklilikle paylaşan kıymetli hocalarım sayın Doç. Dr. İhsan ÇAPCIOĞLU ve sayın Doç. Dr. Mehmet Cem ŞAHİN’e de müteşekkirim. Araştırmanın her aşamasında kendisiyle yaptığımız görüşmeler ve tartışmalardan çok istifade ettiğim ve araştırma verilerinin analizinde bulguların sistematize edilmesinde bana çok büyük destek olan değerli eşim Hümeyra AKARSU’ya burada teşekkür etmeyi bir borç bilirim. Son olarak üzerimdeki emeklerinin karşılığını hiçbir zaman ödeyemeyeceğim sevgili annem, babam ve aile büyüklerime; burada ismini zikredemediğim ve yetişmemde emeği olan tüm hocalarıma sonsuz şükranlarımı ve saygılarımı sunarım.
AKARSU, Adem

2015


PhD Thesis
DİNÎ GRUPLAR VE SİYASET: YENİ ASYA GRUBU ÖRNEĞİ
Dinî Gruplar ve Siyaset -Yeni Asya Grubu Örneği- isimli tez çalışmamız, Nur Cemaati’nin ana kolu olarak yoluna devam eden Yeni Asya Grubu’nun siyasetle ilişkisini irdelemektedir. Zaman içinde çeşitli sebeplerle yaşadığı bölünmelerle güç kaybeden Yeni Asya Grubu, siyasete ve askerî müdahalelere bakışı açısından Nur Cemaati’nin diğer gruplarından bariz bir şekilde ayrılmaktadır. İşte bütün bunları ele alan çalışmamız; giriş, beş bölüm ve sonuç kısmından oluşmaktadır. Çalışmamızın giriş kısmında din, siyaset ve grup/cemaat kavramları, Nurculuk, Said Nursi ile Nurculuğun nasıl algılandığı ve Nurculuğun tarikat mı, cemaat mi olduğu tartışmaları üzerinde durulmaktadır. Tezimizin birinci bölümü Yeni Asya Grubu’nun doğuşuna ve yapılanmasına ayrılmıştır. Bu bölümde Said Nursi’den sonra Zübeyir Gündüzalp’in lider seçilmesi ve onun başlattığı gazete ve yayın faaliyetleri ele alınmakta, Yeni Asya Grubu’nun yapılanması, bugünkü lider Mehmet Kutlular hakkında bilgiler aktarılmakta ve grubun finans kaynakları irdelenmektedir. Çalışmamızın ikinci bölümünde Said Nursi’nin bıraktığı siyasi miras analiz edilmektedir. Bu bölümde Said Nursi’nin siyasete bakışı, Risale-i Nurdaki siyaset anlayışı ve hayatının üç evresinde geliştirdiği siyaset stratejileri masaya yatırılmaktadır. Çalışmamızın üçüncü bölümünde Yeni Asya’dan kopmalar üzerinde durulmaktadır. Bu kopmaların perde arkasındaki sebeplerden birinin siyaset olduğu işlenmekte ve parti kurma çalışmaları sebebiyle oluşan ayrılıklardan, Sakarya Grubu’ndan Fethullah Gülen’e, Mehmet Kırkıncı Grubu’ndan Nur Cemaati içinde şöhret bulan “Üç Mehmetler” tabirini bitiren ayrılıkların sebepleri açıklanmaktadır. Tezimizin dördüncü bölümü ise Yeni Asya Grubu’nun askerî müdahalelere bakışına ayrılmıştır. Grup, sebebi ne olursa olsun ve hangi iktidarı hedeflerse hedeflesin askerî müdahalelere karşı çıkmakta ve demokrasiden yana tavır almaktadır. Zaten Yeni Asya’yı diğer Nurcu gruplardan ayıran özelliklerin başında bu karşı çıkış gelmektedir. Çalışmamızın beşinci ve son bölümü Said Nursi’nin bıraktığı siyasi mirası katı bir şekilde sahiplenen Yeni Asya Grubu’nun Süleyman Demirel’le olan ilgisine ve genel seçim dönemlerindeki hareket tarzına ayrılmıştır. Grup, aktif siyaset içinde olduğu sürece Demirel’e destek vermiş ve ondan sonra da kıratın süvarisine bakmadan “demokrat misyon” savunuculuğunu sürdürmüştür. Yeni Asya, takip ettiği bu siyasi çizgiyi açıkça deşifre etmekten de kaçınmamaktadır. Bu bölüm bütün bu ilişkileri ortaya koymaktadır. Tezimizin sonuç kısmı, çalışma boyunca ulaşılan bilimsel bilgilerden hareketle, ortaya konulan argümanlar doğrultusunda yapılan analizleri ve varılan neticeleri kapsamaktadır. Böyle bir yol haritasının ürünü olan çalışmamızı hazırlayıp teslim edene kadar bana verdikleri destek ve yönlendirmeleri sebebiyle tez savunması aşamasında sağlık problemi sebebiyle danışmanlıktan feragat etmek zorunda kalan Prof. Dr. Hayati Hazır’a, tez izleme komitesinde yer alan Prof. Dr. Anıl Çeçen’e ve tez izleme komitesi üyeliğiyle beraber sonradan danışmanlığımı da üstlenen Prof. Dr. Ümit Özdağ’a minnet ve şükranlarımla beraber teşekkürlerimi arz ederim. Ayrıca bana arşivlerini açarak Said Nursi ile ilgili kaynaklara rahatça ulaşmamı sağlayan ve yakın ilgi gösteren Yeni Asya Gazetesi Ankara Temsilciliği çalışanlarına da teşekkürü bir borç bilirim.
ARSLAN, Hüseyin

2011


PhD Thesis
BEDİÜZZAMAN SAİD NURSİ’NİN ESERLERİNDE DİN-SİYASET İLİŞKİSİNE DAİR BİR İNCELEME
Bu çalışmada Bediüzzaman Said Nursi’nin (1877-1960) din siyaset ilişkisine dair görüşleri Eski, Yeni ve Üçüncü Said şeklinde incelenmiştir. Eski Said daha on beş yaşındayken siyasete girmiştir. Kürdlerin, Osmanlıların ve İslam dünyasının istikbalini meşrutiyette görüyordu. Birinci Dünya Savaşı’nda Ruslara esir olmuştur. Millî Mücadele lehinde fetva vererek Anadolu Hükümeti’ni desteklemiştir. Gaye-i hayalim dediği fen ve din ilimlerinin Türkçe, Arapça ve Kürdçe dillerinde okutulduğu uluslararası Medresetüzzehra Üniversitesi için Birinci Meclis’te destek aramıştır. Akabinde Ankara Hükümetiyle görüşlerinin uyuşmaması üzerine siyasetten çekilmiştir. Yeni Said dediği bu dönemde sadece iman ve Kur’an hakikatlarıyla meşgul olmuştur. Sürgünler ve hapishanelerle geçen bir hayata rağmen vatan ve milletin birliğinden yana durmuştur. Çok Partili dönemle tekrar siyaseti yakından takip etmiştir. Eski ve Üçüncü Said dönemlerinde elinden geldiğince siyaseti İslam’a, Kur’an’a, vatana ve millete dost yapmak için gayret etmiştir. Osmanlı ve Cumhuriyet dönemlerinde siyasal aktörlerle temasla siyasete yön vermeye çalışmıştır. Ulusal ve uluslararası mevzularda görüşlerini paylaşmış, teklif, tavsiye ve tenkitlerde bulunarak siyaset yapmıştır. Devrin siyasetçilerine Medresetüzzehra projesi, Ayasofya’nın açılması, Risalelerin Diyanet tarafında bastırılması, ırkçılık ve komünizm tehlikesi, İttihad-ı İslam ve Hristiyanlarla ittifak gibi muhtelif mevzularda görüşlerini paylaşarak siyaset yapmıştır. Bu çalışmayla Türkiye’de din-siyaset ilişkisinde karşılaşılan sorunların çözümünde Kürd ve din alimi kimliğiyle Nursi’nin görüşlerinin katkı sunmasını ümit ediyoruz. Metin incelemesi olan bu tezde söylem (discourse) analizi ile vakıa analizi (case study) esas alınmıştır. Çalışmanın özgün tarafı eski eserleri, gazete yazıları, müdafaaları, sürgün ve hapishane mektupları, Risale-i Nur Külliyatı dâhil Osmanlıca, Latince harflerle yazılmış Arapça, Kürdçe ve Türkçe birinci kaynak bütün telifleri dikkate alınarak karşılaştırmalı, yorumlayıcı, eleştirel, multidisipliner bütüncül bir yöntem izlenmesindedir.
Aydın, Erdal

2017


PhD Thesis
Said Nursi’s Arguments for the Existence of God in Risale-i Nur
This dissertation examines the philosophical and theological writings of Saīd Nursi(1877–1960) entitled Risāle-i Nur (Epistles of Light), and presents a critical analysisof his arguments for the existence of God. Although certain aspects of Nursi’swritings have been studied at various academic levels, his ways of arguing for theexistence of God, and defending his position against the sceptics have not beenstudied at doctoral level. Therefore, the objective of this study is to understandNursi’s arguments, then try locate him among other philosophers and scholars andbring out into light his original viewpoints in this context.The thesis consists of six chapters. Chapter 1 presents the historical background andthe overview of main theistic arguments from the Christian, Islamic and Jewish pointsof views concerning God’s existence. The theistic arguments analysed are: theontological arguments, the cosmological arguments, including the kalāmcosmological arguments, the teleological arguments, which are also known asarguments to or arguments from apparent design, the arguments from morality andconscience, and, finally, the arguments from miracles and religious experience.Counter-arguments to the theistic arguments posed by the sceptics are also examinedsuch as problem of evil, the problem of Hell, and the poor design arguments. In thischapter, we also aim to sum up some of the chief arguments in order to prepare somebasis for this study. These arguments are analysed from Nursian viewpoint in laterchapters.Chapter 2 provides an overview of the life and thoughts of Saīd Nursi and exploreshow and why his discourse changed from political activism into that of intellectual and spiritual life. Certain terminologies that have been developed by Nursi arediscussed here.The Ensuing four Chapters, from 3 to 6 analyse four different arguments employed bySaīd Nursi’s for the existence and the unity of God (tawḥīd). The first argument, ‘thegreat book of the universe’, which is, in modern philosophy, the equivalent of thedesign argument is discussed in Chapter 3. Chapter 4 examines the second argumentwhich Nursi calls the argument from prophethood (nubuwwah), with a particularfocus on Prophet Muḥammad. Chapter 5 deals with the third argument, i.e. fromScriptures (waḥy), with the Qur’ān as the main focus. Finally, Chapter 6 discussesNursi’s fourth argument that is conscience (wijdān) and the primordial human nature(fıṭrat-ı bashar).In addition, the critics posed specially by the atheist and the sceptics are subjected toan evaluation from Nursi’s perspective. Darwinian theory of evolution as analternative to creation, criticisms to the Qur’ān and the Prophet Muḥammad, andphilosophical issues such as the problem of evil and hell are among the challenges towhich Nursi responds.The thesis concludes that Nursi’s first three arguments i.e. the design argument, theargument from prophethood and the argument from scriptures, despite certaindifferent interpretations by Nursi, seem to be a continuations of the traditionalargument. However, Nursi’s originality lays in his moral argument or the argument,namely, the argument from primordial human nature.
Gök, Hakan

2014


PhD Thesis
Said Nursi’s Ideal for Human Society: Moral and Social Reform in the Risale-i Nur
This thesis presents a critical analysis of the writings and discourse of Said Nursi ofTurkey (1876-1960), an important figure in the 20th century Muslim World, withspecial reference to “ideal society”. Among the many writings on Nursi’s life andideas, unfortunately none have specifically discussed his ideas regarding “idealsociety” in an academic context. This thesis is an attempt to trace an understanding ofthe foundations and origins of the footsteps of Nursi’s thought system, in which hedeals with ideas linked to “ideal society”. Priority is given to his socio-theologicalrather than theological aspects of his writings.The main objective of the thesis can be roughly summarised as an exploration of theimpact of religion, science and social factors in the thoughts of Nursi on “idealsociety” by employing a combined theoretical framework consisting of modernist andcontemporary approaches.The study is divided into two parts. The first part presents a general overview of theconcept of “ideal society” throughout history. The second chapter sets out thebackground to his life and his ideas, examining the varied writings in each period andaiming to find the parallels between the general course of the Islamic world in the 20thcentury and the course of Nursi’s life. The second part takes up the main themes ofhis discourse. Belief as the bedrock of society is outlined together with the dichotomybetween iman and Islam. Particular attention is given to his intellectual methodologyand main influences. Later social reform and social change is also considered. Itassesses whether Islam is something which can be imposed from top or bottom; withparticular reference to a-political Islam and the phenomenon of social change.Furthermore, religion, science and scientism are addressed, applying the newterminology of “Sacrelisation of Science”. By providing a composite picture ofNursi’s ideas of “ideal society” in a detailed part, the thesis also deals with his viewson politics, the West and civilisation.In addition, the study is supported by two appendices, containing a full bibliographyof his works and studies.
Hörküç, Hasan

2004


PhD Thesis
Said Nursi'de Amelî Ahlak Meselesi
Ahlak meselesi, hem dinin hem de felsefenin teorik ve pratik konuları içinde yer alır. Buiki sahanın çok önemli sorunu olmakla birlikte bunlardan özellikle pratik ahlak, insan hayatındagün geçtikçe önemini daha da hissettirmektedir. Zira küreselleşme ile birlikte içinde yaşadığımızmodern dönemde, hızla değişen düşüncelerin ve inançların sorgulanması sonucu meydana gelendeğişim ve başkalaşımdan en büyük payı ahlakın aldığı da bir gerçektir.İçinde yaşadığımız dönem, bu çağla beraber gelen maddi ve manevi birçok probleminodağındadır. Fıtratı gereği iyi, güzel ve doğruyu arayan insanoğlu, aklını ve ruhunu da tatminetmenin peşindedir. Ancak yaşanan zihin parçalanmışlığı sonucu meydan gelen düşünsel krizlerleberaber, ahlakî ve manevî hayatı parçalanmış ciddi savrulmalar yaşayan insanın, ‘doğru eylem’igerçekleştirebilmesi ve bu noktada sağlıklı bir sonuca ulaşması zorlaşmıştır. İnsan düşünen birvarlık olduğu kadar, aynı zamanda eyleyen bir varlıktır. Ahlak, sadece ferdî değil, aynı zamandaailevi, toplumsal ve siyasal bir değerdir. Ahlakı içselleştirmiş bir ferd, bu haliyle başta ailesi olmaküzere tüm çevresini etkileyebilir.Çağımızın insanı, gündelik hayatının son derece hızlı akışından dolayı devamlı bir zihinselkirlilik ve parçalanmışlık içinde gerilimler, kırılmalar ve dağılmalar yaşamaktadır. Bu gerilime birçözüm üretmek, dağılmış zihinleri yeniden kendi asli, varoluşsal anlam bütünlüğüyle buluşturmakiçin Said Nursi’nin bu konudaki görüş ve düşüncelerini, eserlerinden hareketle gözden geçirmeyidüşündük. Bu parçalanmışlığa ve insan zihninin sorunlarına nasıl bir ahlâk anlayışı çözüm olabilirve neden özellikle pratik ahlâk söz konusu olmalıdır? Çünkü pratik ahlâk bilindiği gibi nazarîahlâk içinde yer alan ahlâk kurallarının, hayata aktarılarak uygulanmasıdır.Said Nursi’nin ahlak anlayışı, en temelde dini bir yapıya dayanmaktadır. Ahlaka dairbirçok meseleyi Nursi, Kur’an ve onun pratikteki yansıması olan sünneti esas alarakanlamlandırmayı denemiş ve gerçek anlamda uygulanabilir olmanın yanı sıra sürdürülebilir birahlâk anlayışını ortaya koymaya çalışmıştır.
KAHVECİ, KÜÇÜK ALİ

2015


PhD Thesis
UNVEILING THE THOUGHTS OF USERS OF RISALE-I NUR TEXTBOOKS FOR ENHANCEMENT OF ITS INTEGRATION IN TEAC
This study was conducted in support of the proposal for the integration of the Risale-i Nur Textbooks into the teaching of Islam subject in the Autonomous Region in Muslim Mindanao (ARMM) educational system.The researcher used a descriptive research design for this qualitative-quantitative inquiry. Focused Group Discussion (FGD) method and survey questionnaires were employed. A total of fifty students from Philippine Muslim Teachers’ College (PMTC) were involved as respondents of the survey.The study revealed that language used in Risale-i Nur Textbooks were difficult to understand by the students, topics tackled are too common with those in other Islamic books, students are unfamiliar with the style and methodology of the books, and terminologies need to be simplified for the students to understand the content of the books.However, they liked the textbooks as these encourage the students to have critical thinking and take part in class participation. They also thought that the textbooks can help enhance classroom instruction best by encouraging reflection. Moreover, for them, the books are more transformative and effective compared to other Islamic texts and the books can actually help eradicate the ignorance of the Muslim youth.The study found that the students strongly agreed to the importance of values and concepts gained from learning the Risale-i Nur textbook. They think that the said textbook can help contribute to the resolution of social problems and issues in ARMM. However, they also agreed that textbooks should be improved in several ways in order for them to be fully appreciated and utilized by learners.
Kara, Halil Ibrahim

2015


PhD Thesis
EDIUZZAMAN SAID NURSI’S APPROACH TO RECONSTRUCTION OF MUSLIM SOCIETY: AN ANALYTICAL STUDY
This dissertation consists of five chapters. First chapter studies the life and works of Bediuzzaman Said Nursi. It is divided into two main sections; first section examines Nursi’s life with particular focus on the formation of his personality. The method adopted to explain Nursi’s biography is thematic instead of chronological in which it has been tried to trace different developments and formation of his thoughts according to the changes in circumstances. At the end of first section a brief introduction of his works written in Old Said phase has been given. Second section provides the introduction of Risale-i Nur along with elaboration of the unique structure and volume wise introduction of main topics of Risale-i Nur. This chapter examines Old Said and New Said written works separately while explaining which of Nursi’s Old Said works were later included by him as part of Risale-i Nur.Second chapter explores reasons of Ottoman Empire’s decline in general and Nursi’s perspective in particular. For Nursi’s view on Muslims’ decline, a combined study of Damascus Sermon and other sources where Nursi explained the reasons of Muslims’ decline has been presented in the chapter. It also examines Nursi’s approach of reconstruction and his thought process of finding appropriate methodology for Reconstruction of Society. In the end it outlines the role of Risale-i Nur in the days of Government’s hostility and anti religious measures.A worth mentioning point here is Nursi’s key method in Risale-i Nur ‘belief through investigation’ has been examined in this dissertation with two perspectives: ‘Belief through investigation’ on human’s outer world and ‘belief through investigation’ in man’s inner world. The dissertation has been structured in such a way that it does not discuss both these perspectives side by side, rather examines them at different places according to the context. This will be further clear in following structure elaboration.Third chapter examines Nursi’s efforts for reconstruction in educational area. It is divided into two main sections. First section outlines Nursi’s objectives to establish the University Medresetu’z-Zehra along with the details of his efforts for the establishment and construction of this university. The last part of the section examines how Nursi’s lifelong struggle of Medresetu’z-Zehra turned into Medrese-i Nuriye in second phase of his life. Second section explores the objectives Nursi achieved through Risale-i Nur which he intended to achieve through Medresetu’z-Zehra i.e. Synthesis of science and religion, revitalization of tafsir and kalam (here Nursi’s notion of belief through investigation on outer world has also been discussed) and integration of spirituality in Risale-i Nur.Fourth chapter outlines Nursi’s endeavors for reconstruction in social and political areas. It examines Nursi’s efforts in three different phases of his life so it is divided into three sections: Nursi’s endeavors for socio-political reconstruction of society in Old Said period, Nursi and struggle for socio-political reconstruction in New Said phase, and Nursi on socio-political reconstruction in Third Said phase. This chapter also examines Nursi’s concept of jihad and his indifference to politics.Fifth chapter ‘Revitalization of belief and spiritual training of individuals through Risale-i Nur’ examines two different dimensions of spiritual training of individuals which Nursi suggests for the revitalization of their belief. This chapter is divided in two sections First section examines Nursi’s notion of reaching the reality of the Creator through reflection on man’s inner world, the details and benefits of this method have also been outlined. Second section studies another aspect of Nursi’s method of spiritual training which is to raise the faith of individuals by guiding them for different life stages, conditions and behaviors. The difference between spirituality of Nursi and that of Sufism is also highlighted at the beginning of chapter.At the end conclusion, recommendations and further scope for study have been discussed.
Majeed, Shumaila

2014


PhD Thesis
THE DIALECTICS OF SECULARISM AND REVIVALISM IN TURKEY
This dissertation analyzes Said Nursi’s revivalist discourse and mobilizationstrategies in the context of the development of secularism in Turkey. This studystarts with the exploration of the development of the secularist movement and itsdiscourse with regard to philosophical foundations of (1) the construction ofreality, (2) the self and (3) the society. This is followed by the analysis of SaidNursi's discourse of revivalism before and after the establishment of the TurkishRepublic with respect to these three areas and by the exploration of the discourseand mobilization strategies of the Nur Movement (established by Said Nursi) visà-vis the mobilization strategies of the secularist establishment.This study is based on discourse analysis of the texts produced by thesecularist movement, and the texts produced by Said Nursi and the letters heexchanged with his followers. I also analyze material and non-materialmobilization strategies of these two movements.One of the main conclusions of this dissertation is that secularism andrevivalism do not have fixed boundaries and natures. Sociopolitical contexts, socioeconomicand educational backgrounds and ideological orientations of actors aswell as their relationships with the state and with religious forces played significantroles in the emergence of substantial variations in the discourse and mobilizationof the secularist movement. Said Nursi’s approach to religious revival, too, showedconsiderable variations. Although he first advocated macro level societal reform forreversing the decline of the Muslim World, Said Nursi started developing a dialecticapproach to religious revival after the introduction of explicitly secularist ideas (e.g., materialism and naturalism). Following the establishment of the secularistTurkish Republic, Said Nursi started writing treatises with the purpose ofchallenging the philosophical foundations of secularism rather than directlyengaging the secularist establishment. In so doing, he embraced a micro-levelmobilization strategy which aimed at appealing to and transforming individuals.By challenging its philosophical bases and not developing a politically intonateddiscourse against secularism, Said Nursi and the Nur Movement embraced aneffective mobilization strategy of “simultaneously engaging and disengaging” thesecularist establishment.
Nisanci, Zubeyir

2015


PhD Thesis
MEŞRUTİYET’TEN CUMHURİYET’E SAİD NURSİ’DE DİN-SİYASET İLİŞKİSİ
Bu çalışma Meşrutiyet‘ten Cumhuriyet‘e din devlet ilişkisi inşa edilirken referans alınan düşünceler ile bu düşüncelere karşı, Said Nursi‘nin geliştirdiği eleştiriler ve Said Nursi‘nin İslam siyaset düşüncesini kapsamaktadır. Tarih boyunca, toplumsal ve siyasal hayatın şekillenmesinde inançlar çok önemli bir rol oynamışlardır. Özellikle deizm inancı, Avrupa Aydınlanma düşüncelerinin teşekkülünde etkili olmuştur. Tefrik-i rububiyet anlayışını benimseyen Aydınlanma düşünceleri neticesinde sekülarizm ve laiklik inşa edilmiştir. Aydınlanma düşünceleri Osmanlı Devleti‘nin modernleşmesinde etkili olmuş ve bazı Osmanlı entelektüelleri, Aydınlanma dönemi inançlarına sempati duymuşlardır. Aydınların bu sempatisi Osmanlı sekülerleşmesine etki etmiştir. Modern Türkiye‘nin de inşasında rolü olan Aydınlanma ideolojileri, din ve devlet ilişkilerinin oluşmasında en önemli rolü oynamıştır. Mustafa Kemal, modernleşmenin ancak, Avrupa‘nın yaşadığı sosyal ve dinsel dönüşümlerin Türkiye‘de de gerçekleşmesi ile mümkün olacağını düşünmüştür. Tıpkı Avrupa gibi, dinde reform yaparak, muasır medeniyet seviyesine ulaşılabileceğini düşünen Mustafa Kemal, yaptığı reformlar ile yeni bir din anlayışı ve yeni bir insan tipi inşa ederek, bu hedefe ulaşmayı amaçlamıştır. Said Nursi şahitlik ettiği bütün bu gelişmeleri, yeni bir bakış açısı ile analiz etmiş ve içinde yaşadığı çağın kriterlerine reddiyeler yapmıştır. Doğup büyüdüğü Doğu Anadolu dahil, İstanbul, Avrupa, Şam ve Ankara, Nursi‘nin eleştirilerinden nasibini almıştır. Çağın siyasi şartları Eski Said‘in Yeni Said‘e dönüşmesine etki etmiştir. Aydınlanma düşüncelerinin parçaladığı rububiyet tasavvuru yerine, tevhid-i rububiyet teorisini oluşturmuştur. Bu teori ile, Allah‘ın âlem ve insan üzerindeki bütüncül terbiye, tasarruf ve hakimiyetini tesis ederek, potansiyel insanın, ideal insana dönüşüp mutlu olabilmesinin yollarına işaret etmiştir. Nursi, böylece siyaset düşüncesinin temellerini ―tevhid-i rububiyet‖ kavramı üzerinden yeniden inşa etmiştir. Bu araştırmada literatür taraması yapılarak içerik analizleri yapılmıştır. Ana kaynak olarak Nursi‘nin telif ettiği Risale-i Nur Külliyatı ve birinci elden kaynak olarak Nursi‘nin hayatı ve düşüncelerini konu alan eserlerden istifade edilmiştir.
AĞCAKULU, ALİ

2016


PhD Thesis
RİSALE-İ NUR’DA İŞÂRÎ TE’VİL
Said Nursi, eserlerine “Risale-i Nur” adını vermiş ve onları Kur’an’ın manevî bir tefsiri olarak nitelendirmiştir. Eserlerinde Kur’an’ın temel maksatları olarak değerlendirdiği tevhit, nübüvvet, ahiret, adalet ve ibadet kavramlarını merkeze alarak, yaşadığı dönemdeki olaylara çözümler getirmeye çalışmıştır. Ayrıca eserlerinde tefsir usulüne dair değerlendirmelerde de bulunmuştur. Son dönem Osmanlı âlimleri arasında görülen tecdit ve ihya hareketine bağlı olarak ortaya çıkan çağdaş tefsir ekollerinin metotları ile klasik dönem tefsir metotlarını harmanlayan bir anlayış ortaya koyan Said Nursi, bunları kullanarak birçok ayeti yorumlamıştır. Bunlardan biri de işârî te’vildir. Bu kavramı literatürde tasavvufî yorumlar için kullanılan anlamını da içine alacak şekilde kullanmıştır. O, ayetlerin açıklanmasında keşfe, ilhama dayalı tasavvufî değerlendirmeleri esas alan “işârî te’vil” metodunun kapsamını genişletmiş, ilham ve keşf gibi irfanî bilgi anlayışıyla yapılan yorumlar yaptığı gibi, lafzın yapısal özellikleriyle, bilimselci anlayışla, cefr ile de yorumlar yapmıştır. Bu yorumları da işârî te’vil kapsamında değerlendirmiştir. Said Nursi’ye göre, Kur’an’ın temel maksatları ayetlerde ve kelimelerinde sarahaten, işareten, remzen ve delâleten mevcuttur. Said Nursi, ayetlerde geçen anlam tabakalarını en kapalı olandan en açık olana doğru ima, remz, işaret, delâlet ve sarahat şeklinde sıralayıp karine olarak tabir ettiği emarelerden hareketle “işâri teviller”de bulunarak bu maksatlara ait işaretleri tespit etmeye çalışmıştır. Kur’an’ı kâinat kitabının bir tercümesi olarak gören Nursi, bir kısım ayetlerin bilimsel gelişmelere de işaret ettiğini ifade ederek bunlarla ilgili yorumlarını işârî te’vil kapsamına almış, böylece işârî te’vil metoduna genişlik kazandırmıştır.
Cırık, Adem

2023


PhD Thesis
SAİD NURSÎ’YE GÖRE SEYR U SÜLÛK
Bize göre, Bediüzzaman Said Nursî’nin Risale-i Nur külliyâtı, yazım tekniği, filolojisi (dilbilim), etimolojisi (kökenbilimi), semantiği (anlambilimi) ve epistemolojisi (bilgibilimi) bakımından ilm-i tasavvuf literatürüyle köklü bağlar içermektedir. Ayrıca Risale-i Nur’un, tasavvuf pratiğinin insanî kemâlât gayelerini hedeflemesi ve meyvelerini sağlaması / sağlamaya çalışması açısından, özellikle de ahlak, marifet, hikmet ve hakikat (tahalluk ve tahakkuk) semereleri itibarıyla incelemeye alındığında, kullandığı o üst dil anlaşıldığı zaman, baştan sona tasavvufî irfan kültürümüzün ve geleneksel ilm-i hakikat mirasımızın son dönemdeki en nadide ve en kapsamlı hazinelerinden birisi olduğu görülecektir.Bediüzzaman, modern çağların İslam dünyasında ilmi, fikirleri, projeleri, aksiyonu ve manevî kişiliğiyle derin izler bırakmış, hayattayken başlattığı dalgalanmalar giderek büyümüş, arkasında onlarca grupları, hizmet dairelerini, toplumsal dinî cemaatleri doğurmuş ve etkileri bakımından neredeyse küresel bir akıma/harekete dönüşme yönünde gelişme göstermiş olan büyük bir kanaat önderi, nüfuzlu bir İslam düşünürü ve aksiyoneridir. Dolayısıyla, ilm-i tefsir ve kelam sahasında olduğu kadar, irfanî ve tasavvufî görüşleri itibariyle de ‘konularına göre’ tasavvuf dalında doktora seviyesinde ele alınması, çok değerli ilmî ve şuurî açılımlara ve ayrışmış İslam toplumunun farklı kitlelerini birbirine yakınlaştırmaya vesile olacaktır inancındayız
Hub, Musa

2019


PhD Thesis
SOSYAL REFAH KAVRAMININ AVRUPAMERKEZCİ DOĞASINA MEYDAN OKUMAK
Refah kavramı, din düşüncesi başta olmak üzere felsefe, sosyoloji, psikoloji ve iktisat gibi birden çok disiplin altında tartışılmaktadır. Refah kavramının ilişkili olduğu alanın genişliği, bu kavram hakkında tek bir tanım getirilmesini güçleştirdiği gibi refahı olumsuz olarak etkileyen alanları da çeşitlendirmektedir. Bu çalışmada ise refah kavramı, İslam düşüncesi ve Avrupmerkezci düşünce çerçevesinde tartışılmıştır. Dolayısıyla, bu çalışma, refah kavramının daha farklı olarak hangi alanlardan etkilendiğini göstermek açısından önemlidir. Hermeneutik yöntem ile yapılan bu tartışmada, Avrupamerkezci düşüncenin doğası, refahı olumsuz olarak etkileyen bir unsur olarak, İslam düşüncesinin doğası ise refahı olumlu olarak etkileyen bir unsur olarak kabul edilmiştir. Böylece, bu çalışma, Avrupamerkezci düşüncenin doğasının refahı neden ve nasıl olumsuz olarak etkilediği ile İslam düşüncesinin doğasının refahı neden ve nasıl olumlu etkilediğini eleştirel bir şekilde analiz etmeyi amaçlamıştır.Bu amaca yönelik olarak, Avrupamerkezci düşünce hakkında oluşan eleştirel literatür ve söylem analiz edilmiştir. Bu analizde, Avupamerkezci düşüncenin etnikmerkezci, ötekileştirici, sömürgeci, oryantalist, seküler, kapitalist ve modernist bir doğaya sahip olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca bu analiz, Avrupamerkezci düşüncenin doğasının insan sürekliliği ve rutinleri üzerinde yıkıcı ve kırıcı etki gösterdiğine, bu olumsuz etkinin ise ontolojik kaygı ve tahakküme neden olduğuna işaret etmiştir.İslam düşüncesinin, Avrupamerkezci düşüncenin kaygı ve tahakküme neden olan doğasına karşı neden ve nasıl bir alternatif olduğunu anlamak için ise İslam düşünürü Said Nursi’nin söylemi analiz edilmiştir. İslam düşüncesine yönelik analizde ise bu düşüncenin adâlete, şefkate, yardımlaşmaya ve dayanışmaya sahip bir doğası olduğu görülmüştür. Bu olumlu etki, İslam düşüncesinin doğasının ontolojik güven’e neden olduğuna işaret etmiştir. Bu söylemin temellendirilmiş kuram yöntemi ve ilgili literatür çerçevesinde analiz edilmesi neticesinde ise refahın insan için ontolojik bir gereklilik olduğu tespit edilmiştir. Refah hakkında tespit edilen bu ontolojik gereklilik ise ontolojik kaygı-ontolojik güven diyalektiğinin bir sentezi olarak, ontolojik refah teorisi şeklinde kavramlaşmıştır. Nursi’nin ontolojik refah teorisine dair söylemi, içerik ve söylem analizi yöntemleri ile analiz edildiğinde, Allah’ın ontolojik refahın mutlak öznesi, insan ve varlıkların ise ontolojik refahın mutlak nesnesi olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca bu analizde Kur’an, Hz. Muhammed (asm), İslamiyet, zekât ve adâlet gibi kişi, olgu ve kavramların ontolojik refaha dair vahye dayalı epistemolojik bilgi kaynakları olduğu görülmüştür. Böylece, ontolojik refahın, İslamî söylemin Tevhidî düşüncesinin bilgi kaynakları ile sağlandığı tespit edilmiştir.
Tezyetiş, Mehmet

2022


PhD Thesis
Bediüzzaman Said Nursi'nin Esmâü'l-Hüsnâ Konusundaki Metodu
Esmâü’l-Hüsnâ’nın, asırlar boyunca İslam âlimlerinin ilgilendikleri bir konu olduğu vemarifetullahın derecelerinde yükselmek amacıyla bu konuda telifler kaleme aldıkları bilinmektedir.Bediüzzaman Said Nursi de, Esmâü’l-Hüsnâ’ya önem veren çağdaş bilim adamlarından biri olarak kabuledilir. Bediüzzaman Kelam ilminin yenilenmesinede katkıda bulunmak maksadıyla Esmâü’l-Hüsnâkonusuna bir Kur'anî yöntem ile yaklaşmıştır.Esmâül-Hüsnâ konusunda önceki alimlerin kaleme döktükleri çalışmalarda temel üç yöntemtakip edildiği görülmektedir: Ehl-i lügat, ehl-i rivayet ve ehl-i sülûk. Asrımızda bu mevzuda yazılaneserlerin çoğunluğu önceki alimlerin yöntemlerini takip ettiği görülmektedir. Ne var ki bunlarınarasından muasır mütefekkir olan Bedüzzaman’ı istisna tutmak mümkündür. Zira yöntemi Kur’ânYöntemine çok daha uygundur. Bediuzzaman’ın Risale-i Nur Külliyatı olarak isimlendirilen eserlerindebu konuyu Kur’ân'ı Kerîm ışığında ele alırken yeni bir yaklaşım benimsediği görülmüştür. Bediüzzamneserlerinde, Kelam İlmini yeni çıkan meydan okumalara ve bu çağda zihinlere hâkim olan materyalistdüşüncesine karşı durmak için kelam ilmini yenileme hususunda katkı vermiştir. Bu yüzdenBediüzzaman, başta ulûhiyet hakikati olmak üzere iman hakikatlerini, kâinattaki Esmâu’l-Hüsnatecellileriyle delil getirip ispatlamak için çalışmanın gerekliliğini fark etmiştir. Zira bir eserinmüessirsiz, bir fiilin failsiz ve bir vasfın mevsufsuz olması muhaldir/imkânsızdır. Tezimizde detaylıolarak ele alacağımız bu yaklaşımı, Esmâü’l-Hüsnâ’yı mevcudattaki tezahürleri aracılığıyla tarif edenKur'ânî bir yaklaşım olarak adlandırabiliriz.Bu çalışmada Esmâül-Hüsnâ konusunda yazılmış eserlerde ele alınan kelami meselelerizikredilecek ve söz konusu yöntemler’e temas edilecektir. Bununla birlikte Risale-i Nur’da uygulananKur'ani metodoloji’yi da bir takım örneklerle analiz edilecektir. Araçtırmanın etrafında döndüğü enönemli temalar şunlardır: Esmâü’l-Hüsnânın büyük tecellileri, Esmâü’l-Hüsnâ ve alemdeki etkileri,ilimlerin Esmâü’l-Hüsna ile ilişkisi, Esmâü’l-Hüsnanın insan aynasındaki yanısmaları ve Esmâü’lHüsnâ ve iman-ı tahkiki.
Ibrahim, Yasin

2022


PhD Thesis
CEMAAT MODERNLİĞİ
Bu tez Türkiye’de “cemaat modernliği”nin uyum ve direnç dinamiklerinin neler olduğunu ve bu süreçte ne tür modern ve dinsel pratiklerin ortaya çıktığını, İslam’ın temel değer ve normlarını referans alan, kendilerini tarikattan ayrıştıran, geleneğin içinden bir İslami canlanmayı, yenileşmeyi öngören Nur cemaati üzerinden çözümlemeye çalışmaktadır. Gücünü 18. yy. Aydınlanma düşüncesinden alan Batı modernliği bilim ve teknolojinin dayandığı norm ve değerlere göre yeni bir toplum inşa etmeyi amaçladığı için nispeten otoriter ve katı bir seküler öze sahip olduğu söylenebilir. Bilimi ve aklı diğer tüm düşünce biçimlerine önceleyen 18. yy. modern düşünce sistemi, bireyi disiplin altına almış ancak diğer taraftan ekonomik kalkınma, demokrasi ve temel hak ve özgürlükler konusunda 18. yy. öncesine göre önemli ilerlemeler sağlamıştır. Nur cemaatinin kurucu lideri Said Nursi, modern değerlerin İslam’la uzlaşabileceğini ve modernitenin olumsuz yönlerinin ıslah edilebileceğini vurgulamıştır. Onun karşı olduğu modernitenin tek tipleştirici, pozitivist, materyalist ve dine yaşam alanı bırakmayan katı seküler özüdür. Bu tez çalışmasında, kendi içinde farklı grupları barındıran Nur Cemaatinin genel öğretisiyle ilişkili olan alt gruplar ele alınmıştır. Cemaat mensuplarının modernliği nasıl deneyimlediklerinin ve ne tür gerilimler yaşadıklarının en bariz mekânları olan metropol ve kentlerdeki farklı yaş, meslek ve eğitim gruplarından seçilen kişilerle derinlemesine görüşmeler gerçekleştirilmiştir. 2017 yılının temmuz ve ağustos aylarında yapılan saha çalışmasında Katılımcılara ‘kartopu örneklem’ yoluyla ulaşılmıştır. Sonuç olarak daha öncesinde kan bağına dayalı ve belirli bir mekânla sınırlı olan cemaatlerin, özelde dini cemaatlerin modernleşmeyle birlikte yok olup gidecekleri klasik sosyologlar tarafından varsayılmış olsa da modernliğin neden olduğu güvensizlik ortamı, parçalanmışlık, aşırı bireyselleşme, yalnızlık ve yabancılaşma gibi hoşnutsuzluklar her ne kadar gelenekselliğini yitirmelerine neden olsa da modernliğe uygun bir forma dönüşerek kendilerini yeniden var ettikleri görülmüştür. Nurcuların modernleşme konusunda “seçici” davrandıkları ve modernleşmenin tüm boyutlarını değil; “kısmi” boyutlarını ele alarak modernleşebildikleri, “modernliği yerlileştirdikleri” söylenebilir. Ayrıca Nur cemaatinin, İslami hassasiyetleri gözetmeye çalışarak popüler kültürün yönlendirdiği modern hayat tarzına ve tüketici kalıplarına adapte olma yönünde ciddi bir eğilim içerisinde oldukları söylenebilir. Nurcuların söylem düzeyinde her ne kadar seküler modernliğe karşı ciddi bir duruş sergilemeye çalıştıkları söylenebilse de pratikte seküler modernlikle gittikçe derinleşen ve karmaşık hale gelen bir ilişki içerisine girdikleri, sekülerleşmeyi ve dini pratikleri yerine getirmeyi birlikte yürüttükleri görülmüştür. Bu, aynı zamanda paradoksal bir duruma işaret etmektedir. Bu paradoksal durumun, Nur mensuplarının birçoğunun birbiriyle çelişebilecek davranış kalıpları geliştirmelerine de neden olduğu söylenebilir.
Ökten, Mehmet Salih

2018


PhD Thesis
GOD AND TAWHID IN CLASSICAL ISLAMIC THEOLOGY AND SAID NURSI’S RISALE-I NUR
Theology is a rational endeavour to understand everything about God, from within a faith tradition and its scriptures, and in response to problems posed by the conditions of a particular time and place. Islamic theology, in particular, has been a reactive discipline. Bediuzzaman Said Nursi (1876-1960), as a prominent scholar in the modern era, lived through a tumultuous period witnessing the collapse of the Ottoman Empire, the emergence of secular nation states for the first time in Muslim history, two world wars, and the challenges imposed by European modernity on traditional Muslim societies and Islam. Unlike other revivalist leaders, in dealing with the complexity of circumstances and the social and political restrictions around him, Nursi chose to respond following a theological revival method, where he attempted to revive Islam by renewing faith in people through his theological writings. By loading so much significance and revivalist objectives to theology, Nursi produced an original and fresh expression of Islamic theology based on the Qur’an. In this thesis, my original contribution to knowledge is the critical evaluation of Nursi’s writings about God and identification of his contributions to Islamic understanding of God and tawḥīd as the central doctrine of Islam.
Ozalp, Mehmet

2016


PhD Thesis
WILFRED CANTWELL SMITH AND SAID NURSI ON FAITH CONVERGENCES AND DIVERGENCES
Faith constitutes the most fundamental aspect of human religious experience and it hasarguably been challenged the most in modern times. This dissertation attempts to analyze andinterpret what faith signifies, how it functions and how it relates to being religious,particularly in the modern context, through a comparative analysis of the ideas of two modernthinkers, a Christian and a Muslim. It provides a panoramic and synoptic reading of twoscholars in whose writings ‘faith’ emerged as the key concept for their whole thinking,namely Wilfred Cantwell Smith (1916-2000), the Canadian scholar of Islam and comparativereligion, and Said Nursi (1876-1960), the Ottoman-Kurdish-Turkish scholar and the initiatorof a notable Islamic movement. This study critically examines their ideas of faith, scrutinizestheir convergences and divergences as well as tries to explore the message that they intendedto give to their modern audience.Smith and Nursi came from quite distinct backgrounds, developed different carriers and wereconcerned with dissimilar topics. There is, moreover, no convincing evidence showing thatthey had known each other though both similarly appealed to certain aspects of Muslimtheology (i.e. post-formative medieval kalām), spirituality (i.e. certain Sufi mystics) andlinguistics (i.e. verbal quality of Arabic). Divergences are hence more recognizable,particularly in their respective approaches to God, revelation and eschatology, which, in turn,constitute diverging metaphysical visions. Nevertheless, this study suggests that the twoscholars can indeed be considered as partners of a genuine and fruitful dialogue. Aconverging vision is observable where both interpreted faith existentially and presented it in away that modern believers can better view its prime role for an authentic religious experience.The extensive textual analyses in this dissertation discover that their converging vision onfaith is better traced back to their direct experience of the modern Muslim trauma and theirscrutiny of it. This scrutiny led both to a similar questioning of the modern (mis)perception ofreligion. For Smith and Nursi, modern understanding of religion was particularly flawed bythe loss of the sense of the divine/transcendence and the concomitant dismissal of thesignificance of human-divine interaction. To challenge it, they similarly pursued a criticalengagement with the modern condition, unlike many other fellows. They tried to retrieve andrestore the transcendental element in human life in a manner that could be relevant andcommunicable in the modern context. Their common proposal was (re-) introduction of‘faith’ as a persistent, operative, living and indispensable divine-human relationship.While the emphasis in Smith is more on the human side of this relationship, it is on the divineside in Nursi. Yet they particularly converge in their deliberate attempt to construe faith as adynamic nexus between theos and anthropos whereby the two is put in connection and not inmutual exclusivity. This attempt, the dissertation proposes, is best portrayed with a conicmodel in Nursi and an elliptical or parabolic model in Smith. Their non-centric schemescharacterize a new sort of theological anthropology that challenges both the pre-moderntheocentric and modern anthropocentric mindset. As such, both can be positioned within thewider theological current that emerged in Europe in early twentieth century.This study identifies three points where their respective understandings of faith converge,even sometimes overlap: i) Faith is indispensable for human authenticity and crucial toachieve human fulfillment; ii) Faith is a total self-commitment and involves the wholepersonhood. It, hence, cannot be reduced merely into an intellectual expression or credo. iii)Faith is fundamentally a personal experience and corresponds to a deep, ongoing and vividengagement with the divine reality. It is, hence, less to do with ideology, formal entity,system or doctrine.This study finally questions the practical implications of the two thinkers’ concept of faith. Itargues that their converging existential interpretation bears inherent and strong challengesagainst Islamism which emerged as a modern phenomenon where a transcendental idea(l)turned into a strict mundane ideology. It also discusses the implications of their idea of faithin addressing the contemporary religious plurality.
Pektaş, Şerafettin

2015


PhD Thesis
Science versus Religion
My dissertation, entitled “Science versus Religion: The Influence of European Materialism on Turkish Thought, 1860-1960,” is a radical re-evaluation of the history of secularization in the Ottoman Empire and Turkey. I argue that European vulgar materialist ideas put forward by nineteenth-century intellectuals and scientists such as Ludwig Büchner (1824-1899), Karl Vogt (1817-1895) and Jacob Moleschott (1822-1893) affected how Ottoman and Turkish intellectuals thought about religion and society, ultimately paving the way for the radical reforms of Kemal Atatürk and the strict secularism of the early Turkish Republic in the 1930s. In my dissertation, I challenge traditional scholarly accounts of Turkish modernization, notably those of Bernard Lewis and Niyazi Berkes, which portray the process as a Manichean struggle between modernity and tradition resulting in a linear process of secularization. On the basis of extensive research in modern Turkish, Ottoman Turkish and Persian sources, I demonstrate that the ideas of such leading westernizing and secularizing thinkers as Münif Pasha (1830-1910), Beşir Fuad (1852-1887) and Baha Tevfik (1884-1914) who were inspired by European materialism provoked spirited religious, philosophical and literary responses from such conservative anti-materialist thinkers as Şehbenderzade Ahmed Hilmi (1865-1914), Said Nursi (1873-1960) and Ahmed Hamdi Tanpınar (1901- 1962). Whereas the westernizers argued for the adoption of western modernity in toto, their critics made a crucial distinction between the “material” and “spiritual” sides of western modernity. Although the critics were eager to adopt the material side of western modernity, including not only the military and economic structures but also the political structures of Europe, they had serious reservations when it came to adopting European ethics and secular European attitudes toward religion. The result was two different and competing approaches to modernity in Turkish intellectual history, accompanied by great social tension, which continues to this day, between those who want to Europeanize entirely and those who want to modernize while preserving what they perceive as the “culturally authentic” spiritual core of their society
Poyraz, Serdar

2010


PhD Thesis
THE SUFI INFLUENCE IN SAID NURSI’S LIFE AND THOUGHT
Said Nursi (1878-1960) was the most influential Muslim scholar, intellectual, and activist in the history of modern Turkey. His ideas and activities greatly contributed to the resurgence of Islam in the country. In fact, his influence had a global reach as a result of the initiatives of the grassroots movement he founded. The existing literature on Nursi usually dealt with his contributions to the interfaith dialogue. Few researchers paid attention to Nursi’s relationship with Sufism. They generally suggested that Nursi was not a Sufi while having some sympathy for it. However, they did not examine his works to detect possible Sufi ideas in Nursi’s thought. In my research, I analyze Nursi’s life and thought in the context of larger Sufi tradition. I trace the Sufi influences in his magnum opus, the Risale, about his view of Allah, the cosmos, and humanity. In my search for Sufi worldview in Nursi’s books, I primarily rely on the central Sufi concepts of tashbīh, tanzīh, karâmât, dhikr, sohbet, and service and try to demonstrate that Sufism had a considerable influence on him during the second part of his life which he spent in seclusion. I also show that his understanding and application of these concepts differed from traditional Sufi groups. He presented the Sufi thought and practices in a way that was relevant to his primarily Turkish readers. Hence, I attempt to portray Nursi as an intellectual who rearticulated traditional Sufi thought for his modern audience. I argue that Nursi reflected both popular and intellectual aspects of that tradition in his writings.
Tanis, Haci

2016


PhD Thesis
RHETORICAL SITUATION, RHETORICAL APPEALS AND CONCEPTUAL METAPHORS IN NURSI’S DAMASCUS SERMON
Classical rhetoric which originated from the times of ancient scholars has now developed rapidly in discourse analysis. However, how rhetoric has managed to reveal the persuasive language in sermons is still in the motion of research. There is also limited attention on language and persuasion especially on Muslim thinkers. Bediuzzaman Said Nursi (1877-1960) was a prominent Muslim theologian and thinker of the late Ottoman and Modern Turkey whose writings are considered as influential, but studies on Nursi’s persuasive strategies are scarce. Therefore, this study attempts to explain the persuasive strategies used by Nursi in one of his writings which is Damascus Sermon (1911) delivered in the historic Umayyad Mosque in Damascus, Syria. More specifically, the objective of the current study is to analyse the rhetorical situation in reference to lexical signals, the rhetorical appeals and the conceptual metaphors used by Nursi as persuasive strategies. The interrelatedness of the rhetorical situation, rhetorical appeals and conceptual metaphors that effect persuasion is also analysed. A qualitative research method following an explanatory case study design based on Kinneavy's (1971) theory of discourse was used to analyse the Sermon. ATLAS.ti 7 was used for coding and categorising the data in this study. The theoretical perspectives include Bitzer's (1980) rhetorical situation consisting of exigence, audience and constraints; rhetorical appeals on ethical appeals (ethos), emotional appeals (pathos) and logical appeals (logos) based on classical rhetoric. Hoey's (2013) Problem-Solution pattern was used to analyse the lexical signals and Martin's (2000) inscribed and evoked appraisals were used to evaluate the pattern. Lakoff and Johnson's (2008) Conceptual Metaphor Theory was used to interpret the metaphorical linguistic expressions. The results revealed how persuasion was achieved by Nursi through the mode of thoughts and actions inherent in his language which created the driving force behind a mass of followers. They also revealed the recycling Problem-Solution pattern in the structure of the Sermon’s rhetorical situation, the effectiveness of Nursi’s interrelated rhetorical appeals and the conceptualisation of metaphors such as life, despair and love. The results showed that the awareness of the rhetorical situation, the inscribed and evoked appraisals, the correlated rhetorical appeals and the metaphorical linguistic expressions from the conceptual metaphors interrelated effectively as Nursi’s persuasive strategies. Eventually, the findings showed the positive modification and Positive Evaluation in the Sermon are related to Nursi’s life-long principle of ‘positive action’ that reveals the themes of belief and freedom which convey the message of universal peace. These findings are expected to have implications for orators, educators, administrators, authors and experts in influencing their audience through persuasive strategies. Although this study has limitations as the focus is on rhetorical situation, lexical signals, invention and conceptual metaphors of a translated sermon, the findings are expected to help researchers in the areas of rhetoric and language studies. This study has theoretical contributions as the integrated theories and model from the rhetorical, linguistic and metaphorical perspectives used in analysing the Sermon can benefit orators and other researchers who are analysing sermons and other similar discourses.
Thomas, Nur Sakinah

2017





COPYRIGHT © 2024 RISALERESEARCH.COM  ALL RIGHTS FREE FOR EVERYONE.